Friday, October 05, 2007

Sul'cum senin sobeni simdi cevaplayacagim, optum

Elif'ten inciler

- Anne balon nolmus?

-Havasi kacmis annem, asagiya inmis balon

-Pili bitmis anne

- Evet canim bi nevi pili bitmis

- Annem kizdim sana, her yere corba dokmussun
- (yanima gelip sirtimi sivazliyarak) Don't worry mum
- Elif'cim her yer kaka olmus
- Don't worry mum, i help u

Saturday, September 22, 2007

Turkiye

Tam 3 yil oldu dunyanin bu ucuna geleli, o kadar cok caba sarfediyorum ki Turkiye beni unutmasin, ben Turkiye'yi unutmayayim diye, bazen buradaki yasami kaciriyorum. Canim Sul'un dedigi gibi bu kaderi ben cektim, evren beni duydu ve o kadar cok "Gurbete kacacagim, o lacivert ulkeye" (Yeni Turku, siir Yasar Mirac) diye turku cigiran beni bu ulkeye gonderdi :) Bazen uzakta olmak bazi olumsuzluklari gormemeye yariyor, ozlem cirkinlikleri unutturuyor. Bazen de uzakta olmak tam zit etki yaratiyor ve her sey daha umutsuz, daha vahim ve aci gorunuyor. Sule hatirlatinca bu sarkiyi, siiri, Yasar Mirac'in bu siiri geldi aklima, tam da duygularimi dile getirdi :
bir türkiye şiiri
yazmak isterdim size
incecik dizeleri
gümüş dereler gibi
yeşilcik koyaklardan
şırıl şırıl akacak
al ibik horozları
erkenlikten ötüşlü
şöyle kırdan meşeden
köylerden şehirlere
yolları uzandıkça
büyüyen güzelleşen
denizleri kumsalı
dalgalı köpücüklü
al yanaklı kızları
gelincik öpücüklü
mutlu ve şen sevinçli
gökkuşak sarmış başa
doymuş emekcanları
ekmeğe suya aşa
bir türkiye şiiri
yalın ışıklı renkli
doğal güzelliklerle
doğal yüceliklerle
boydan boya donanmış
çirkinlikten pislikten
kötülüklerden kinden
yozluklardan arınmış
önyargısız ve sevecen
özgürce gönülleşen
erdem saygı eşiği
doğruluklar beşiği
çalışkan bir türkiye
şiiri
kardeşlik sevgi
iksiri

Friday, September 21, 2007

Wednesday, August 29, 2007

Hangi Kres

2006'nin sonunda kres icin bir arastirma yapmis ve yasadigimiz bolgede faaliyet gosteren kreseleri dolasmistim. En sonunda yeni acilan, herseyin piril piril oldugu ve harika oyuncaklarla dolu bir kreste karar kilmistim. Hos, cok begendigim 2 tanesinde istese de gidemeyecekti, cunku 6 ay ile 18 ay arasinda degisen bekleme suresi vardi. Bu ilk denememiz basarisizlikla sonuclandi ve ben inanilmaz vicdan azabina gark olarak 6 ay beklemeye karar verdim. Bu arada baska yerlere de bakmaya devam ettim (Allahim bu sadece kres, bu cocugu ben nasil liseye gonderecegim!). Anneler grubumdan bir arkadasimin oglu Montessori okuluna baslamisti, gidip okulu ziyaret ettim, ogretim felsefesi cok hosuma gitti ama haftada 2 gun 2 saat ve de annenin orada kalmasi tesvik ediliyordu. Ben de "bu kadarcik sure bana yaramaz, ben en iyisi klasik bir kres konusunda israrci olayim" dedim. Biliyorum bencillik ama gercekten azicik nefes almaya ihtiyacim var. Fikrimi degistirirsem her zaman geri donus sansim var Dun, ikinci kres denememiz oldu. Sadece yarim saat ayri kaldik. Ben giderken aglamasa da, dondugumde bana vicdan azabi cektirmek icin birkac damla gozyasi doktu kucuk hanim :) Dunden beri yine cok asi, uyumsuz, istahi iyice kesildi. Merak ediyorum, cok gec yasta krese baslamaya calistigimiz icin mi bu kadar zor geliyor? Bir suru anne calismak zorunda kaldigi icin kucuk bebeklerini sabahin korunde sicacik yataklarindan kaldirip krese birakiyor (Je t'aime Paris filminde "Loin du 16ème" adli Catalina Sandino Moreno'nun oynadigi kendi cocugunu krese birakip, luks bir semtte baskasinin cocuguna bakicilik yaptigi bolum yuregimi daglamisti). Bakalim bundan sonraki gunler nasil gececek....

Tuesday, August 28, 2007

Your song

Gecen cumartesi maaile kitapciya gittik, hep kendimi kaybederim raflar, kitaplar arasinda dolasirken. Sanki tum kitaplari okuyabilecekmis gibi, tum muzikleri dinleyebilecekmis gibi buyuk bir istahla doldururum sepetimi. Aldiklarimdan biri de Elton John albumu. Aslinda cok da sevmem ama bir sarkisi benim icin cok degerli. Elif'imin yogun bakimdan cikmasi beklerken, oturdugumuz kafede calinan, belki de binlerce kez dinledigimiz bu pek bilindik sarki nin, pek bilindik bir misrasi, bir anda ikimizinde duygularini ozetledi; "How wonderful life is while you're in the world". Tesaduf ayni sarki hemsehrimiz Baz Luhrmann'in Moulin Rouge filminde de var :)

Push

- I push mummy

-Anneyle Turkce konusuyoruz degil mi?

-......... I it mummy

Friday, February 23, 2007

Tuesday, February 20, 2007

Sunscreen

  • Son 1 haftadir hava cok sicak. Haftasonu rapor edilen sicaklik 38'di ama hissedilen buyuk ihtimalle 45'ti. Buradaki sicak baska bir terin sicakligina benzemiyor. Gunesin egimi farkli oldugu icin mi, yoksa ozon deligine yakin oldugu icin mi bilmiyorum henuz. Cilt kanserinin de en yaygin oldugu yer Avustralya. Konuyla alakali olarak yanilmiyorsam 99 yilinda cok duydugumuz benim de bayildigim sarki Suncreen'in sozlerini kopyaliyorum. Sasirmadim sozlerini Avustralya'li yonetmen Baz Luhrman yazmis. Sarkiyi bulup daha sonra ekliyecegim. Ladies and Gentlemen of the class of ’99 If I could offer you only one tip for the future, sunscreen would be it. The long term benefits of sunscreen have been proved by scientists whereas the rest of my advice has no basis more reliable than my own meandering experience…I will dispense this advice now. Enjoy the power and beauty of your youth; oh nevermind; you will not understand the power and beauty of your youth until they have faded. But trust me, in 20 years you’ll look back at photos of yourself and recall in a way you can’t grasp now how much possibility lay before you and how fabulous you really looked….You’re not as fat as you imagine. Don’t worry about the future; or worry, but know that worrying is as effective as trying to solve an algebra equation by chewing bubblegum. The real troubles in your life are apt to be things that never crossed your worried mind; the kind that blindside you at 4pm on some idle Tuesday. Do one thing everyday that scares you Sing Don’t be reckless with other people’s hearts, don’t put up with people who are reckless with yours. Floss Don’t waste your time on jealousy; sometimes you’re ahead, sometimes you’re behind…the race is long, and in the end, it’s only with yourself. Remember the compliments you receive, forget the insults; if you succeed in doing this, tell me how. Keep your old love letters, throw away your old bank statements. Stretch Don’t feel guilty if you don’t know what you want to do with your life…the most interesting people I know didn’t know at 22 what they wanted to do with their lives, some of the most interesting 40 year olds I know still don’t. Get plenty of calcium. Be kind to your knees, you’ll miss them when they’re gone. Maybe you’ll marry, maybe you won’t, maybe you’ll have children,maybe you won’t, maybe you’ll divorce at 40, maybe you’ll dance the funky chicken on your 75th wedding anniversary…what ever you do, don’t congratulate yourself too much or berate yourself either – your choices are half chance, so are everybody else’s. Enjoy your body, use it every way you can…don’t be afraid of it, or what other people think of it, it’s the greatest instrument you’ll ever own.. Dance…even if you have nowhere to do it but in your own living room. Read the directions, even if you don’t follow them. Do NOT read beauty magazines, they will only make you feel ugly. Get to know your parents, you never know when they’ll be gone for good. Be nice to your siblings; they are the best link to your past and the people most likely to stick with you in the future. Understand that friends come and go,but for the precious few you should hold on. Work hard to bridge the gaps in geography and lifestyle because the older you get, the more you need the people you knew when you were young. Live in New York City once, but leave before it makes you hard; live in Northern California once, but leave before it makes you soft. Travel. Accept certain inalienable truths, prices will rise, politicians will philander, you too will get old, and when you do you’ll fantasize that when you were young prices were reasonable, politicians were noble and children respected their elders. Respect your elders. Don’t expect anyone else to support you. Maybe you have a trust fund, maybe you have a wealthy spouse; but you never know when either one might run out. Don’t mess too much with your hair, or by the time you're 40, it will look 85. Be careful whose advice you buy, but, be patient with those who supply it. Advice is a form of nostalgia, dispensing it is a way of fishing the past from the disposal, wiping it off, painting over the ugly parts and recycling it for more than it’s worth. But trust me on the sunscreen

Monday, February 19, 2007

Kres

"Acaba krese gondermeyi denemeliyim?" sorusuyla uzunca sure bogustum, alisabilir mi, ben alisabilir miyim ama en onelisi cok hasta olur mu? Pediyatr'a sordum, 10-15 kisilik bir grupta, diger yas gruplariyla karismadigi ve 5 cocuk basina en az 1 bakicinin dustugu bir kres olursa iyi bir fikir olabilir dedi. Cok ic rahatlatici ! Kalp doktorumuza sorup karar vermeyi uygun gorduk. En son gorusmemizde Elif'in normal bir hayati hak ettigini ve eninde sonunda okula gidecegini, o yuzden denemememiz icin herhangi bir neden olmadigini soyledi. Birkac kres gezdikten sonra (bu arada cok begendigim kres 6 ay ila 1.5 yil bekleme suresi oldugunu soyledi) yeni acilan bir kreste karar kildim ve haftada 1 kere yarim gun gimesi icin kayit yaptidim. Ilk 2 hafta 1 saat birlikte kaldik. Cok mutluydu, hatta 2. hafta eger ustunu islatmasaydi birakacakim bir sureligine. Ucuncu hafta biraktim, cok mutluydu, bana hoscakal dedi, hatta gittigimi umursamadi bile, kumlarla oynamaya dalmisti, ben kotu oldum, gozlerim yasardi. Sonra kendimi toparlayip, dogumgunu icin hazirlik yaptim, sonra da bir kafeye gidip gazete okuyup, kahve ictim, 2 saat sonunda dondugumde yasli gozlerle beni karsiladi. Cok az agladigini ama sonra toparladigini soylediler. Eve donduk, keyfi iyi gibiydi ancak o gun bugundur benden ayrilma korkusu had safhada. Simdi 5 dakika bile ayrilmiyor benden. Niye boyle bir deneme yaptim, kiziyorum kendime. Ama ote yandan biraz sosyallesmesi icin, Ingilizceyi daha sIk duyup alismasi icin iyi olacakti, tabi benim icin de. Biraz kendi basima kalmak. Bencil miyim? Bilmiyorum. Simdi krese bir sure ara veriyorum, pazartesi gunleri 3 saat bir bakim merkezine gidiyoruz. Amac onu biraz orada birakmak ama 2 haftadir basarili olamadik, "ben 5 dakika icin gidiyorum, sonra senin yanina gelecegim" dedigim anda boynuma sariliyor. Nedir bunun dogrusu?

Bu da baska bir harita

Down Under

Bu sarkiyi hep cok sevmistim ama Downunder'in Avustralya oldugunu cok sonradan ogrendim. Evet burasi Downunder, herseyden cok uzak , dunyanin en uc altinda...Ama dunyadan cok haberdar. Ilk geldigimde cok sinir olmustum, dunya haberleri ne kadar az bu gazetelerde diye. O kadar uzak olunca dunya olaylarinin Avustralya'ya etkisi de uzak. Bir de cok sasirdigim sey dunya haritasi. Biz hep soldan saga Amerika kitalari, Avrupa, Asya, Okyanusya diye okuduk gorduk, burada ise yine soldan saga, Avrupa, Asya, Okyanusya ve Amerika kitalari duzeninde dunya haritasi :)

Saturday, February 17, 2007

Baslamak

Tam 2.5 yil oldu dunyanin obur ucuna geleli. Bambaska hayaller ile geldik, bambaska seylerle karsilastik, belki de hayatimizin donum noktasiydi, herseye bakisimiz degisti, cok acidi, cok buyuduk, kanadimiz kirildi... Alistik, cunku hersey yolunda simdi, Elif buyuyor, bizi sasirtan enerjisi, kocaman yuregi, nesesi, sevgisi ile. 2 yasini kutladik dun. Umariz hep boyle gider. Bircok sevdigimizden cok uzaktayiz ama onlar bizi yanliz birakmadi. Her dogumgununde, bayramda, yeniyilda onlarca telefon, mektup, kart, hediye aldik. Gec kalmis bir baslangicta olsa Melbourne gunlugumuzu uzak yakin herkesle paylasmak istedim, bazen bir satirla, bazen bir resimle, bazen dolu, bazen bos, bazen anlamli, bazen sacma...

Elif'in dogumgunu Subat 2007